Bu Blogda Ara

21 Ağustos 2012 Salı

Asala ve PKK: 30 Yıllık Çözümsüzlük

ASALA, İngilizce : Armenian Secret Army for the Liberation of Armenia tamlamasının kısaltmasıdır (Ermenice : Hayastani Azatagrut'yan Hay Gaghtni Banak)

Türkçe adı: Ermenistan'ın Kurtuluşu için Ermeni Gizli Ordusu olan Asala, 1973 ve 1985 yılları arasında,Ülkemiz dahil 16 farklı ülkede mülki ve diplomatik hedeflere karşı terör eylemlerinde bulunmuştur.

Asala; Solcu ve Aşırı milliyetçi Ermeni Terör Örgütüdür. 1973 ve 1985 yılları arasında 34 diplomatımızı katletmişlerdir. 1980 yılında ABD Asala'yı terör örgütü listesine dahil etmiştir.

Pkk; Ermeni Asala örgütüne paralel  bir yapılanmadır.

Pkk'nın üst düzey yöneticileri ve örgüt üyelerinin büyük bir kısmı Ermeni, Yahudi yada Ateist'tir.




Başbakan Erdoğan ve MİT, Pkk Örgütünün genelinin Ateist bir yapılanma olduğunu gayet iyi bilmektedirler. Aşağıdaki konuşma 12 Haziran seçimleri öncesinde Bingöl'de yapılmıştır.

Kendisini her ne kadar sevmesem de, Harun Yahya'da (bilinen diğer isimleriyle; Adnan Oktar yada Adnan Hoca) örgütün Ateist yapısına değinmiştir. Aşağıda HY'ya ait olan videoda; Ateist örgüt üyelerinin Namaz ve Ezanı, nasıl alay konusu yaptığı açıkca görülmektedir.


2005 yılında çekilmiş bir diğer videoda ise, dini değerlerle, gene nasıl dalga geçtiklerini görüyorsunuz.


Aşağıdaki bu "Anahtar Video'da" ise bilinmeyen yada bilindiği halde "vurgulanmayan" salt gerçek yer almaktadır. Videoda, Apo'nun ATİN AGOPYAN adında bir Ermeni olduğunu, Kadir Mısırlıoğlu'nun ağzından dinleyebilirsiniz.


PKK KİMLER TARAFINDAN NE MAKSATLA KURULDU.
Pkk; İsrail'in desteğiyle, Ülkemizde kritik noktalarda görevli Ermeniler, Beyaz Türkler ve Siyonist Yahudiler (Derin Devlet) tarafından kuruldu.
Osmanlı Devleti'nden beri içimizde yaşamakta olan ve Osmanlı'nın yıkılmasına sebep olan iki büyük aktör: Ermeniler ve Beyaz Türkler, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra en üst kademelerde teşkilatlandılar.

Baba'dan Oğul'a usulüyle, nesiller boyu üst kademelerde görev almış Ermeni ve Beyaz Türk'lerin en belirgin amacı; Rant ve dünyevi çıkarlar uğruna (mevki, para vb) içeride sürekli çatışmaların çıkarıldığı güçsüz bir Türkiyedir.

PEKİ SİYONİST YAHUDİLER İÇİN MAKSAT NEDİR?

Vaad Edilen Topraklar

Vaad Edilen Topraklar 2 konuyu anlamayı gerektirir:
İlk konu : Dünya Siyonizmi ve Theodor Herzl

Theodor Herzl Siyonizmin esasları üzerine, Vaad Edilmiş Topraklar üzerinde bir YAHUDİ DEVLETİ kurmak istiyordu. Aşağıdaki iki paragraf vikipedi kaynağından alınmıştır.

*1897 yılında Dünya Siyonist Teşkilatı'nın kurulmasını ve kurulduğu İsviçre'nin Basel kentinde teşkilatın ilk kongresinin yapılmasını sağlamıştır.Kongrede "Ben bugün burada Yahudi Devleti'ni kurdum, ancak bunu yüksek sesle söylersem bütün dünya güler. Fakat beş sene içinde ya da elli sene sonra bunu herkes böyle bilecektir." demiştir. Ayrıca kongrede kurulması planlanan Yahudi Devleti'nin sınırlarını da belirtmiştir. Kongre sonunda Herzl Dünya Siyonist Teşkilatı'nın başkanı seçilmiştir.

17 Mayıs 1901 tarihinde Abdülhamid ile görüşmeyi başarmıştır. Görüşmede Herzl, padişaha "Yahudilerin vadedilmiş topraklarda "yurt" kurmasına izin verildiği taktirde Avrupa'daki Yahudi bankerlerin Osmanlı'nın tüm dış borçlarını ödeyeceğini" bildirir. Bu taahhüdü Abdülhamid "Ben bir karış dahi olsa toprak satmam, zira bu vatan bana değil, milletime aittir. Milletim bu vatanı kanlarıyla mahsuldar kılmışlardır." cevabı ile reddetmiştir. Aslında teklif oldukça caziptir...*

Konunun geri kalan kısmı aşağıdaki Link'ten takip edilebilir.


İkinci Konu : Sınırlar
Aşağıdaki harita vaad edilen toprakların sınırlarını ve o sınırların şu an hangi ülkelere ait olduğunu göstermektedir.
Siyonistlerin hedefi Nil nehri, Dicle ve Fırat'ı içine alan toprakların üzerinde hakimiyet kurmaktır.
Siyonistler kaynağını TEVRAT’tan alan VAAD EDİLMİŞ TOPRAKLAR kavramından yola çıkıp bu toprakları ele geçirererek BÜYÜK İSRAİL DEVLETİNİ kurma adına hertürlü komployu planlamışlardır.

Tevrat’ta yer alan şu insan yazımı Ayeti Temel Alırlar : “Günde Rab, Abraham'la ahdedip dedi: Mısır ırmağından büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar bu diyarı, Kenileri ve Kenizzileri ve Kadmonileri ve Hittileri ve Perizzileri ve Refaları ve Amorileri ve Kenanlıları ve Girgaşileri ve Yebusileri senin zürriyetine (soyuna) verdim”.

Aşağıdaki günümüz İsrail haritası; Bu ayete dayanarak zamanla istediklerini gerçekleştirebilecek güce sahip olduklarının açık bir göstergesidir. Sadece 65 Yıllık geçmişi olan İsrail "Batılı Kankaları" sayesinde Filistin halkını bir avuç toprağa mecbur bıraktı, birbirinden Acı olayların ve katliamların yaşandığı süreçte ve halen günümüzde TÜRKİYE dahil TÜM DÜNYA SESSİZ KALDI.

Daha da Acı olanı, içimizde ki hainlerin vasıtasıyla Ülkemiz İsrail'i ilk tanıyan devletlerden olmuştur.


 Apayrı bir konuda şudur: 2. Dünya savaşı olmasaydı Siyonist Yahudiler, İsrail diye bir devlet kuramayacaklardı. Zulme uğramış yahudiler, nasıl zulmedenlere dönüştü bu bile başlı başına bir konudur ve Allah'ın izniyle başka bir yayınımın konusuda bu olacaktır.

İsrail'in çıkarlarına bilerek yada bilmeyerek hizmet eden; İçeride Derin Devlet, dışarıda ise, Ermenistan, Hollanda, Belçika, Danimarka, Almanya, Yunanistan, Suriye, Irak, İran ve Amerika gibi Ülkeler Pkk'yı Finanse Etmiş, adı geçen ülkelerin birçoğunda kurulmuş kamplarda örgüt üyeleri gerilla eğitimi almışlardır.




                                                                                                     
Bir başka gerçek : Kürt vatandaşlarımızla, aramızda sorun çıkması için müthiş uğraş sarfeden malum Derin Devletimizdir. 80'li yılların başlarında yaşananlar, bunlara en büyük örnektir, o olayların çıkma sebepleri ayrı bir konu olup, Allah'ın izniyle başka bir yazımın konusu olacaktır.






Ülkemizde ki Terör Sorunu; Siyonist Yahudi'lerin Vaad Edilen Topraklar içerisinde "Kürt
devlet kurmayı" istemesi ve daha sonra bu toprakları ele geçirme gayesinin ürünüdür.

Siyonist İsrail, yeni kurulan devletin, zaman içerisinde topraklarını ele geçirmeye çalışacak ve başarırsa BÜYÜK İSRAİL DEVLETİ 'ni kuracaktır.

Siyonistlerin, bu yolda yüzlerce yıl sabırla planlarını ilerletmiş olabilmesi hayret uyandırıcıdır. Onlar planlarını BABALAR OĞULLARI İÇİN ÇALIŞIR felsefesiyle yaparlar.

SLOGANLARI BÖL, PARÇALA, YÖNETTİR (KAOSTAN GELEN DÜZEN)

Mason teşkilat yapılarının da vasıtasıyla, çıkarlarına hizmet edecek şekilde, hangi inançtan, hangi milletten olduğu farketmeden çeşitli dinlerden ve ırklardan insanları amaçları doğrultusunda kullanırlar.

Örgüt içindeki çarpık din anlayışına dair bir başka fotoğraf da Kandil de objektiflere yakalanmıştır. Görüldüğü üzere Hz. Meryem ve APO'nun duvarda yanyana asılmış fotoğraflarının hemen yanında poz vermiş bir örgüt üyesi bulunmaktadır.
Örgüt içerisinde Müslümanlığın kendilerini asimile etmekte kullanıldığından tutun da, Dinlerinin Zerdüştlük oldugunu söyleyene kadar farklı görüşler hakimdir. Örgütte 4 kişiden sadece 1'i kürt vatandaşıdır. Operasyonlarda Ermeni ve İsrail vatandaşı birçok kişi ölü ele geçirilmiştir.

KISACASI PKK : KCK, MECLİS'teki vekillerin bir kısmı , YAHUDİ, ERMENİ, BEYAZ TÜRK, ATEİST, SİYONİST YAHUDİ ve HRİSTİYANLARIN İÇİNDE OLDUĞU; MENFİ KAZANÇLARIN ÖN PLANDA TUTULDUĞU BİR RANT ve ÇIKAR ÖRGÜTÜDÜR



HAKLARLA İLGİSİ OLMADIĞINA DAİR EN BÜYÜK ÖRNEK:

**Pınarcık Katliamı, PKK örgütünün 20 Haziran 1987'de Mardin'in Ömerli ilçesindeki Pınarcık köyünde 16'sı çocuk 30 kişiyi öldürdüğü katliamdır.

PKK 20 Haziran saat 21:30 sularında 16 haneli ve 60 nüfuslu Pınarcık köyüne baskın düzenledi. Sayıları 30'u bulan PKK'lı grup köyü ablukaya aldı. Daha sonra köye yayılan PKK'lılar 16'sı çocuk 6'sı kadın 30 kişiyi öldürdü. Muhtara ve koruculara ait olan 8 ev yakıldı. 65 büyükbaş ve küçükbaş hayvan ise telef oldu.

PKK'lılar saldırının ardından olay yerine PKK'ya bağlı Kürdistan Ulusal Kurtuluş Ordusu (ARGK) imzalı şu bildiriyi bıraktılar.

"Kürdistan'a ve Kürtlüğe düşman faşist Türk sömürgeciliğini 5 paralık uşağı ajan milis çetebaşları: Halk kurtuluş kuvvetlerinin kurşunlarından hiçbir güç sizi kurtaramaz. Halka karşı daha fazla suç işlemeden Kürdistan Ulusal Kurtuluş Ordusu'na teslim olun. Halktan af dileyin. Suçlarınızın hesabını verin."**
PKK lideri Abdullah Öcalan, eylemin ardından "Öldürelim, otorite olalım." açıklamasını yaptı.


**Kaynak wikipedi: http://tr.wikipedia.org/wiki/P%C4%B1narc%C4%B1k_Katliam%C4%B1

Pınarcık Köyü'nde ağırlıklı olarak Kürt ve Arap kardeşlerimiz yaşamaktadır.

Görüldüğü üzere Pkk, koruduğunu, kolladığını hakkını aradığını söylediği, Kürt kardeşlerimizin canını almaktan da hiçbir şekilde çekinmemiştir.Pınarcık katliamından çıkarılacak sonuç şudur; Demek ki o köyde yaşayanlar bir çok köyde ve şehirde olduğu gibi, herhangi bir bağımsızlık sorunu olduğunu düşünmediklerinden: Pkk'ya destek olmamış, aksine devlete ihbarda bulunmuş kendi hallerinde insanlardır.
Dolayısıyla sorun Türk-Kürt sorunu değildir.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Resimlerle Örnekler
İŞİN MECLİS AYAĞI



BİLİNMESİ GEREKEN DİĞER KONULAR :
KİRLİ İLİŞKİLER.
Apo ve Yalçın küçük



İki eski kanka perinçek ve apo, aşağıda perinçek örgüt üyeleri
ile tek tek tokalaşıyor.

YAHUDİ PAŞALAR.
 Bir başka kare de gene tanıdık yüzler.
Başbuğ ve Gürdere Terör sorununu çözmek için ağlama duvarında ağlıyorlar.
Yada Bir türlü kuramadıkları Büyük İsrail Devleti için, Sizce...

AŞAĞIDA İLKER BAŞBUĞ


Ve ATİLLA GÜRDERE




Yahudilerin inanışına göre Ağlama Duvarı asla yıkılmayacak, Rab Mabedin batı duvarını asla terk etmeyecektir. Yahudilerin Hac Ziyareti Beyti Mukaddes’e yapılır. Süleyman Madedi’nde bulunan Batı Duvarı veya Ağlama Duvarı’nda dua edilir. Kipa, Yahudi erkeklerin ayinlerde kafanın tepe noktasını örtmek için kullanılır.


2011 ve 2012 Ramazan Ayı'nda Yaşananlar.
2011: Geçen sene Ramazan Ayı ve Bayram sebebiyle Hükümet operasyonları askıya almıştı. Pkk, geneli Ateist bir yapılanma olduğundan; Bayram'ın manevi duygular içerisinde yaşanan havasını, Katliam ve Matem havasına çevirmek için bunu bir fırsata dönüştürmüş kendilerine karşı bir operasyon yapılmadığından hain planlarını daha rahat uygulamıştı.
Ramazan Bayramı sonrasında hemen operasyonlar başlatılmış, 300'ün üzerinde terörist öldürülmüş Pkk büyük ölçüde zayıflatılmıştı. Ta ki Uludere'ye kadar...

2011'de operasyonların en hızlı olduğu zamanda, Uludere'de 34 Kürt vatandaşımız ABD'nin yanlış istihbaratı sonucu öldürüldü ve operasyonlar durduruldu.

ULUDERE PKK'nın aradığı "CAN" suyu olmuştu.

Peki bu "Cansuyu" kimin hediyesiydi: Aşağıda ki Link'te, Pentagon sözcüsünün demeçleri yer almaktadır ve ağzından Uludere İstihbaratı bize ait değildir sözü kesinlikle çıkmamıştır.

http://www.halkinhabercisi.com/pentagondan-uludere-aciklamasi
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------
2012 Aynı SenaryoGaflet içerisindeki hükümetin, bu sene de Ramazan Ayı ve Bayram sebebiyle operasyonları askıya almasından faydalanan Pkk Ramazan Ayı'nda ve Bayram'da, kaldığı yerden devam etti ve maalesef planladıkları bazı eylemleri gerçekleştirdi. Planladıkları birçok eylem ise basına sızınca, Şükürler Olsun hain planlarını gerçekleştiremediler.

http://www.haberturk.com/gundem/haber/767415-guneydoguda-15-agustos-alarmi
http://www.haberturk.com/gundem/haber/768588-diyarbakirda-faciadan-donuldu
Önümüzde ki günlerde Pkk'ya karşı Operasyonlar hız kazanacaktır.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Sonuç : Kimi zaman; Sapla-samanın ayırt edilemediği olayların tam göbeğinde bulunmak, zihni bulanıklaştırır ve çözüm için büyük sıkıntı oluşturur. Kızılderililer bir sorunun çözümü üzerine arayış içerisinde olduklarında, Kamplarını terkeder, bir hafta (yada biraz daha uzun bir süre) herkesten uzakta ve yüksekteki bir dağda, çözüm için soruna dışarıdan bakarlardı.
Olayların içinde kavgalar arasında boğulmak yerine bitmeyen kavgalardan sıyrılıp Soruna dışarıdan bakabilmek bir LİDER için en büyük meziyettir.

Ortada haklarla ilgili temelde halledilmeyecek hiçbir sorun yoktur. Görüldüğü üzere bir sorun da yoktur. Eğer bir Kürt vatandaşımıza:

Sevgili Kürt kardeşim Bu ülkede yaşıyor, buranın ekmeğini yiyiyor, buranın havasını soluyorsunuz bu ülkede işyerleri açıyor, holdingler kuruyor, bu ülkenin devlet dairelerinde çalışıyor, birçok kademede üst düzey görevlerde yer alıyorsunuz. Bir Türk vatandaşı olarak siz Kürt vatandaşlarımız ve diğer tüm vatandaşlarımızla aynı haklara sahip olduğumuzu düşünüyoruz, Nedir sorununuz bilelim ve çözümüne katkıda bulunalım şeklinde bir soru yöneltecek olursanız: Karşılığında alacağınız cevap pek de doyurucu olmayacaktır. Hatta bir kısmı, Ne sorunu? Dalga mı geçiyorsun? Ben hayatımdan ve ülkemden gayet memnunum diyeceklerdir.
Kısacası sorun Türk-Kürt sorunu değildir. Olmayan bir sorun için çözüm arayışında olmak saflıktan ibarettir.

30 yılı aşkın bir süredir görev almış Hükümetlerimiz ve Üst düzey yöneticilerin en büyük sıkıntısı Terör sorununu "sadece" Türk-Kürt sorunu olarak ele almalarıydı.
30 yılı aşkın bir süredir, Medya patronları Görsel ve Yazılı Medya vasıtasıyla bölünmemiz için neyi bilmemiz gerekiyorsa o yönde haberler yaptılar.

Dünya'nın her yerine çöreklenmiş istihbarat yapısı, üst düzey kadrolarda adamlarının bulunmaları, Mason locaları ve lobi faaliyetleri ile İsrail istediği zaman istediğini alabilecek desteğe ve güce sahip görünmektedir.

Sorun Müslüman yada Gayrimüslim hiçbir ülkenin bölgede GÜÇLÜ bir TÜRKİYE'yi asla istememesidir. Öncelikle en akılcı çözüm içerideki hainlerin dışarıdaki hainlerle irtibatını keserek içeriyi temizlemekten geçmektedir. İçerisi temizlenirse dışarısı zaten kendiliğinden çözülecektir.

Yapmamız gereken nedir?

Ülkemizde yaşayan halkaların bölünmesi için 300 yıldır bir çok komplo planlandı.
Oyuna gelmemek adına, hepimiz samimiyetle birlikteliği inşa etmek için çaba göstermeli ve bu ülkede yaşayan Tüm Halklar olarak, misyonerler ve provakatörlere rağmen "Kardeşçe ve Bir arada" yaşamayı başarabilmeliyiz.
Amaçlarının  bizleri, parçalara bölerek, kardeşi kardeşe kırdırmak olduğunu hep hatırımızda tutmalıyız.
Birleştiğimiz vakit oyunları kendiliğinden sona erecektir ve Birleşerek "Tek Bir Yürek ve Tek Bir Yumruk olmak" daha iyi bir gelecek için gerekli olan en önemli unsurdur.

19 Ağustos 2012 Pazar

Şeker Değil Ramazan Bayramı / Moussa Sow / Süper Lig Sezon Açılışı / Şaban ve Ramazan / Tanrı Değil ALLAH

11 Ayın Sultanı geride kaldı ve Mübarek Ramazan Bayramı başladı. Dini bayramları bir türlü hazmedemeyen Cumhuriyet gazetesi, manşetlerinde Ramazan bayramı tebriği atamayarak "yine "Şeker" bayramımızı tebrik etti.

Her Müslümanın ve Gayri Müslimin bildiği üzere Peygamber efendimizin (S.A.V.) hadislerinde iki bayram ismi verilir; onlar RAMAZAN ve KURBAN Bayramıdır, şeker; şekerse sadece bir yiyecektir.

(:AMA ADI ŞEKER BAYRAMI OLMASIN:)

er Ramazan Bayramının adı Allah misafirlerine, özellikle de çocuklara ikram edilen şekerle; Şeker Bayramı'na dönüştürülüyorsa, aynı mantıkla Kurban Bayramı'na da et kesiyoruz diye ET bayramı dememiz gerekirdi. Bu ihtiyaç sahiplerinin aile içinde espri maksatlı kullandıkları doğru bir tanımlama olabilir :) Ancak dağıtmak üzere gücü yettiğince kurban kesen sorumluluk sahipleri de, ihtiyaç sahipleride birbirlerinin Kurban Bayramını mübarek ederler Et Bayramı'nı değil.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bir başka konu da Ramazan Ayı boyunca 11 Ayın Sultanını hazmedemeyen diğer hazımsız gazetenin, Moussa Sow'un tuttuğu orucu sürekli hayıflanarak manşetlerine taşımasıydı bu tarafsız?? gazetenin "Fenerbahçe Sevgisi" Ramazan Ayı'nın da Orucun da üzerindeydi.


Daha da kötüsü Ramazan Ayı'nda Fenerbahçe yönetimin sadece SOW'dan orucunu bırakmasını istemeseydi. Kötü yanı ne mi? demek ki koca takımda yada Lig'de bir tek Sow oruçluydu. Nerdeyse tamamı Müslüman"??? ülkede Futbolculardan sadece, Mardin-Midyat doğumlu SOW:) Oruç tuttuğu için manşetlere taşınmıştı.


Dünyevi şeylere aşırı değer yüklüyoruz; Malum gazete haftalar boyu Fenerbahçeli Sow'u "Oruç tutuyor performansı düşüyor" diye gayet de net eleştirdi. İşin ilginç yanı gazetelerde yer alan ve oruç tutan tek futbolcunun o olmasıydı belki yanlış değerlendiriyorum ama Düz Mantıkla aynı takımda eğer başkaları da oruç tutsa ve sayıları fazla olsaydı ya manşetlere kimse taşıyamaz yada birden fazla oyuncunun adı konuşulurdu.

Son on yılda orucu bırakması istenildiği için manşetlere taşınan ikinci futbolcu olarak aklıma sadece Hakan ŞÜKÜR geldi, ŞÜKÜR için sporcuların oruç tutması çok doğaldı.

http://www.gazetegercek.com/hakan-sukur-sporcularin-oruc-tutmasi-cok-dogal.html


http://www.habervitrini.com/haber/avrupa-oruc-tutan-futbolcuyu-alkisliyor-turkiye-tartisiyor-303832/
yukarıdaki Link'te avrupanın ve bizim medyamızın ibadete bakış açısı net bir dille ortaya konulmuştur.
---------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bu son hafta; baktım, baktım sadece ve gördüm ki (biri Beyin Bedava mı dedi:) Medya'dan sonra sıra TFF'ye gelmişti. TFF'de Dikine oynayarak, Ramazan Bayramını boş geçmemiş "Sezon Açılışını" Bayram Arefesine denk getirmişti yoksa onlarda da mı hazım problemi vardı. 


(Beyin Bedava'ydı ve Ramazan Bayramı'nda bu olmamalıydı.)




Göründüğü gibi Demirören bu kararından dolayı çok mutluydu.

Futbolu çok sevmeme rağmen sezon açılışı ile ilgili yanlış alınmış bu karar beni ve birçoklarını FBJK'li Başkan Demirören kadar mutlu etmemişti. (Neyseki FB'nin berabere kaldığını duyduğumda biran için sevinsem de:) gerçek oradaydı, kimsenin Dini Değerlerle ilgisinin kalmadığını açıkca anlamıştım. 

Sezon açılış tarihine elbette Tek itirazı olan ben değildim. Kulüpler Birliği Başkanvekili ve Medical Park Antalyaspor Başkanı Hasan Akıncıoğlu, lig takvimi konusunda Kulüpler Birliği Vakfı olarak bayram sonrasında ligin başlaması gerektiği yönünde görüş bildirdiklerini söylemiş ve , "Lig takvimi Kulüpler Birliği Vakfı'nda da gündeme geldi. Bizler de bayram sonunda başlaması konusunda görüş bildirdik. Federasyonumuz böyle bir karar aldı. Şu anda yapılacak bir şey yok" diyerek görüşünü dile getirmişti.

Fikstür ayarlamak ve program yapmaktan aciz, yada bilerek Futbolu tüm değerlerin üzerinde tutan TFF zihniyeti ne kadar da aymazlık içindeydi. Kulupler Birliği Vakfı dahi sezon açılışını bir hafta sonra istemiş, ancak TFF'nin Dini Bayram'lara verdiği değer Futbol'un gerçek sahipleri kadar olamamıştı. 

---------------------------------------------------------------------------------------------------------

Genellikle Manevi konularda Hassas düşünenler, Din ve Gelenekler konusunda hassasiyeti olmayanları aşırılıklarından dolayı eleştirdiklerinde, anında YOBAZ, GERİCİ diye yaftalanıyor ki varsın yaftalasınlar. bir an için zihnimin derinliklerinde Necip Fazıl'ın şu sözleri belirdi; 
(6 geri vitesli arabama baktım ve kendime sordum;  Acaba doğru yoldamıydım.)
--------------------------------------------------------------------------------------------------------
Aşağıda Şaban ve Ramazan, "Süt Kardeşler" filminden bir fotoğraf bu fotoğrafın konuyla alakası mı ne ? Tabii ki değersizleştirme 

Burada ahkam kestiğime bakmayın, bende pek zeki sayılmam. İsimleri neden Şaban ve Ramazan diye sormayana kadar çoğumuz gibi derin uykudaydım.




Gördüğünüz gibi Tv kanallarında ve filmlerde de aynı zihniyet iş başında; Senaristler ve Yapımcılar; ŞABAN, RAMAZAN gibi, Mübarek Ay isimlerini, olan bitenden haberi olmayan Kemal Sunal (Allah'ın Rahmeti üzerine olsun), Halit Akçatepe gibi oyuncuların yeteneklerini kullanıp, dini değerlerle dalga geçiyorlar.

Süt Kardeşler'in Hakkını yiyemem. Epey komik bir film ve neredeyse 100 kere seyretmeme rağmen her seferinde beni güldürdü. Gene de kendimi şu soruyu sormaktan alıkoyamadım oyuncular için başka isimler seçilse bu film gene komik olmayacak mıydı
---------------------------------------------------------------------------------------------------------

SONUÇ : 

Çoğunluğa göre ben ve benim gibi düşünenler çok çok hassasız ve aşırı tepki veriyoruz. 

Böyle düşünenlere ne zaman sorsam, sorularımın yanıtı genelde SORULAR oldu.

1-) Ne var ki Şeker Bayramı denmesinde?

2-) Ne olmuş ki Sow'a oruç tutma dendiyse? Hem o parasını alan bir profesyonel kulübü ne isterse    onu yapmalı.

3-) Lig'in açılma tarihinin bayrama denk gelmesi sadece tesadüf bunu anlamıyor musun? Hey dostum sen de çok paranoyaksın bu hafta lig'in açılması gerekiyordu sadece o yüzden açtılar. Neden altında birşey arıyorsun?

4-) Aman Allah'ım bu kadar da olamaz. Sadece bir tesadüf dostum Şaban ve Ramazan sadece bir tesadüf o isimler sence de tesadüfen konulmuş olamaz mı? Hem sen de bizle beraber gülmedin mi o filmlerde?

5-) Ne var Tanrı denmesinde? O da Allah'ın isimlerinden biri değil mi?

CEVAPLAR


1-) Latin Alfabesi alternatif isimlerin birebir sebebidir : Latin alfabesine geçtiğimizden beri özentilik aldı başını yürüdü "Allah" arapça olduğu için yerini Tanrı aldı. RAMAZAN BAYRAMI'na da çocuklara dağıtılan Şekerlere atıfta bulunarak, Şeker Bayramı adını layık gördüler zaten Allah inançları kalpten olsaydı, Allah'ın kitabındaki değerlerle oynamaya kalkışmazlardı.


2-) Bir futbolcu senede bir ay ibadetini yapabilmeli : Özgürlük inancı olan kişi içinde, olmayan kişi içinde herşey eşit olmalı.Orucun performans düşürdüğünü iddia edenler, aylar boyu gece yaşantısına sahip futbolcuların performansı hem madden hem manen düşmekte olduğunu bildikleri halde bunu iddia etmektedirler. Ayrıca bir lafım da yöneticilere futbolcunun ibadetlerini yapmaması için sözleşmeye madde koydurtmadın ki, ibadetini yapmaması için yaptırım uygulamaya kalkışıyorsun, öyle bir madde koyabilsen bile kanunların buna müsade edeceğinimi sanıyorsun. 

3-) Sezon Açılışı bir hafta sonrada olabilirdi: Bir müslümanın, Bayram günü tek uğraşı; bayram, ibadet eş-dost akraba ziyaretleri olmalı, Maçlar kaçmıyor, senede 100 150 maç seyreden dostlarım var, kendim de en aşağı 20 maç seyrediyorum ki o bile fazla. Dini imanı futbol olmuş insanlar var bu ülkede, Futbolla yatıp futbolcularla kalkıyorlar. Türk futbolcuların Oruç tut(a)madığı bir lig'de üstüne TFF'de sezon açılışı Ramazan Bayramına denk getirilmemeliydi.

4-) Farklı isimlerlede filmler komik olurdu: Uğur ve Dündar'da birer isim. Onlar da tesadüfen kondu. Sizle beraber seslendirme de bu isimlerle genede kahkalarla gülebilecekmiydik.

5-) Tamamıyla yanlış bilgi : Allah'ın 99 ismi var ve Tanrı onlardan biri değil

Elbette ki Çoğunluk, her zaman doğru düşünüyor demek değil bana göre bunların hiçbirisi tesadüf değil hepsi gayet bilinçli bir "Değersizleştirme" propagandası, meyveleri iyi sonuç vermiş olmalı ki 100 yıl önce bu topraklarda yaşayan hiçbir Türk evladına doğal gelmeyecek şeyler dejenere edilmiş çoğunluklar tarafından şu an gayet doğal karşılanıyor.

Yapmamız gerekenler;

Modernlik algımızı değiştirmemiz şarttır
Modernlik ne değerlerle dalga geçmek, ne onları hafife almak, nede onları espri konusu yapmaktır.
Modernlik çağın gereklerine ayak uydurarak, manevi değerleri yitirmemektir.
Unutmayalım ki ÖZGÜRLÜK ve SAYGI elele işler.
Ve unutmayalım ki ÖZGÜRLÜK Herkese EŞİT DERECEDE olmalıdır.

Süt kardeşler Filminin en komik sahnelerinden birisiyle Gülerek Kapatalım :)



Tanıdığım, Tanımadığım herkesin RAMAZAN BAYRAMI MÜBAREK OLSUN.